Sayfalar

24 Ocak 2013 Perşembe

Gerçekle, hayalinin arasına sıkışmış insanlardan uzak durunuz!

Ben duramadım, takılı kaldım. Yüzleşmem devam ettiği için çok üzgünüm, henüz gidemedim...

Gitmek için yazayım dedim...




Benim hikayemdeki en fenası kendi gerçekliği hayal olanlardı... Onlar çok fena... Bazen senin gerçekliğine de gelebiliyor, seni de alıp götürüyor ama olmuyor, olamıyor... Çünkü insan inanmak istediğine, inandırılmak istediğine kapılıyor, sonra gidemiyor...
Bu geliş gidişler sana yaramıyor... Bünye bu alışık olmadığı yerde hata üretiyor. Sen arafta asılı kalıyorsun. Olan yine sana oluyor... Boyutlar arası gel gittikten bir miktar oksijensiz kaldığından devrelerin yanıyor... 
Gelip gitmelerden kendi dünyası ile paralel(!) evrenlere gelip giderken dengesini yitiren zat-ı şahaneler, senin dengeni kendilerini dengelenmek için kullanıyor. Tahmin et bakalım ne oluyor? Olan -her ne ise- yine sana oluyor!
Tam hayattan vazgeçerken (hangi hayat olduğunu sen bile karıştırmışken) biri geliyor ve diyor tut ellerimden... Her şeye rağmen hayata(!) tutunmaya çalışan sen, durup dururken uzanan elin seni ayağa kaldıracağına inanmak istiyorsun. Yapıyorsun bunu da. AFERİN sana... İyi ki de yapıyorsun! (iyiliği neresinde deme o ayrı tartışacak konu.) Bundan sonra unutmaman gereken noktaya geldik. O eli sen tuttuğun için sana uzandığı gibi, elini tutmadığını fark etmen bir miktar zaman alıyor. Zaman dediysem geniş zamanlar olarak düşünme... An dediğin senin mefrumun. 1 dk da aynı, 1 sene de... Gelip gitmesi bir AN ya o hesap işte... Sonra tuttuğunu sandığın el olmadık zamanda bir bırakıveriyor seni, sonra pata küt neredesin? 
Tam da başladığın noktada :) Diptesin! Sonda ya da depresyonda değil ama, sakin ol! 
Sonra bir miktar uyku ile uyanıklılık arası gidip gelmeler başlıyor... Senin kafan güzel gibi, içinde bir taş (öküz de olabilir) oturmuş, her yer toz duman! Bir sana değmiyor o toz. Dumanın kokusu buram buram ama... Dıştan bayağı iyi görünüyorsun ama için et kesiği gibi... Tek hamlede acılar içindesin, ama acı öyle böyle değil, komik komik oynuyor hayat seninle... Sen onunla oynamaya başlamazsan daha çok et kesiği olacak için dışın... Ondan yazıyorum bu satırları... Anla, aynadaki aksinden hoşlanmıyorsan gördüğünü değiştirebil diye...
Ben bu sefer, kalktığım yere düşmedim neyse ki... Uçurumun kenarındaymışım, manzara müthişti, gözüm boyandığı için farkedememişim... O kadar iyiydi ki inanmakta zorlandım. Nasılsa elimi sıkıca(!) tutan(!) da vardı... Biraz daha yakından bakabilir miyim diye adım attım ki boşluktayım, o da ne... Neden yalnızım ben? 

Bir hikaye de böyle bitti, bir başkasının başlaması için...
Kal sağlıcakla...

Bızdık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder