Sayfalar

10 Kasım 2009 Salı

1881-193∞


Sonsuzluğun tanımı eşittir sensin benim için. Bugün 10 Kasım! Bu sabah yine sirenler çaldı acı acı. Duyulan, hatırlatan en gerçek ses... Olabildiğince yüksek başladı çalmaya. Sanki duymayan hiçbir canlı kalmasın diye. Yaşadığım anın gerçekliğiyle acı acı çaldı. O bir dakika şu hayatta en uzun dakikalardan biriydi. Siren çaldıkça gözler doluyor, tek bir noktaya odaklanıyor, türlü bin şey düşünülüyordu... Sonra yavaşça ses alçaldı, hayatın rutinine döndürdü. Gözler hala dolu dolu bakıyordu... Ama hayat devam ediyordu. Senin de dediğin gibi, istediğin gibi...
Bu aralar buralarda işler senin istediğin gibi gitmiyor. Ama umutlu olmayı, dünya karşına dikilmişken, kararlılığın ne büyük kazançlar getirdiğini senden öğrendim. Öğrendiklerimin ışığında umudumu yitirmiyorum. Evet zaman zaman umutsuzluğa kapılmıyor değilim. Ama silkinmem çok zaman almıyor. Devran hep böyle dönmez diyorum. Dönmedi de biliyorum. Senden öğrendiklerimle yolumda ilerlemeye çalışıyorum. Bugünlerde çok kolay olmuyor. Ama yolumdan da dönmüyorum. Senin öğrettiklerinle, senin eserlerinle yola devam ediyorum.

Ben şanslıydım. Benim hep senin istediğin gibi çağdaş, düşünebilen, kendisiyle birlikte çevresindekileri de geliştirebilen öğretmenlerim oldu. Arada elbette ki zayıf halkalar vardı. Ama zaman onları zaten eledi. Hafızalarda bile değiller artık!

Okuduğum her sınıfta senin hep aynı fotoğrafını hatırlıyorum. O fotoğrafında ne gülüyorsun, ne üzgünsün, ne de kızgın! O fotoğrafına her baktığımda benimle konuşurdun. Sanki başarılı olduğumda fotoğrafın gülümserdi bana. Gülümserdi ve "Aferin Çocuk." derdi. Hata yaptığımda fotoğrafın bana kızardı. Kaşlarını çatıp" Hatalısın Çocuk." derdi. O fotoğrafın bana hep doğru yolu gösterdi. Bugünlerde o fotoğraflarının yerine sanki senin sen olmadığın resimler konulur oldu sınıflara. Artık senin gösterdiğin ışığa yürümez oldu öğretmenler. Artık o ışığa yürümeye çalışan öğretmenler,
hayattan elenir oldu! Ama inançları(mızı)nı yitirmeye güçleri yetmezdi. O öğretmenlerin güçleri de tükenmedi. Çünkü gerçek bir öğretmenin illa ki okullarda, sınıflarda olması gerekmezdi. Eğitim her yerdeydi. Belli bir zamanı yoktu. Bunu da senden öğrenmedik mi? Eğitim sahnesinden elenselerde bir şekilde yollarına devam ederlerdi. Tıpkı senin gibi. Ettiler de.
Yine bir 10 Kasım'dı. Dersaneme geldiğimde senin gülen bir fotoğrafını dağıttılar hepimize. Birer de iğne. Sağ alt köşesinde, "Seni Özledik!" yazıyordu. Kimseyi zorlamadılar fotoğrafını alıp, yakalarına takmaları için. Herkes nedense sol göğsüne iğnelemişti fotoğrafını. Dün gibi. Rastlantı mıydı, bilinçli miydi bilmiyorum. Ama bence hepimizde yerin belliydi!
Fotoğrafın Sol Göğsümüzün üzerindeydi . Şimdi o fotoğrafın cüzdanımda duruyor. Her açışımda gülen gözlerinle karşılaşmak, yarınıma umutla bakmamı hatırlatmak için. Gülen gözlerle yarınlara ulaşmak istiyorum. Beynimde hep şu sözün var: 'Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar!' Merak etme karar çoktan verildi. Geriye dönüşü yok bu davanın! Yorulmaya hiç niyetimiz yok! Elbet rüzgar yine bizim arkamızdan da esmeye başlayacaktır!
1881'de doğdun. Sonsuzlukta, değerlerinle, inancınla, ümmetten yarattığın ulusun her ferdiyle yaşamaya devam ediyorsun. Mekanın cennet, toprağın bol olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder